Bilgisayar erkek mi dişi mi? [07 Mart 2000 Salı]

Bilgisayar erkek mi dişi mi?

Hoppalaa!.. Bu da soru mu şimdi?
Soruysa nasıl bir soru. Ama hayatımızın içine hızla dalan bu “yardımcılarımız” son zamanlarda yeni tartışmalar başlatıyor…
Evet, Amerika’daki kadınlar ve erkekler “Bilgisayar erkek mi, dişi mi” tartışmasında…

Amerikalı kadınlar bu aletin erkek olduğunu savunuyor, çünkü;
“Bilgisayarlar aslında problemleri çözmek için imal edilmiş olmalarına rağmen ömürlerinin dörtte üçünü sıkıntı ve dert çıkararak çıkarmakla geçirirler… Daha da önemlisi; bunlardan bir tane aldığınız an, birazcık daha sabretmiş olsaydınız, çok daha gelişmiş bir modeline sahip olabileceğinizi görüp pişman olursunuz!..” Diyorlar.

Erkekler de haliyle tam tersi bir görüşte…
“Bilgisayar dişidir” diyorlar.
“Çünkü onun mantığını yapandan başkasının anlaması mümkün değildir, bu biir…
Yaptığınız en küçük hatayı bile derhal hafızasına kaydedip tekrar tekrar önünüze koyar, bu ikiii…
Ve bilgisayar aldıktan sonra farkedersiniz ki; bir o kadar daha parayı da ona gereken aksesuarlar için harcarsınız bu da üüüç!..”

Peki, bunca laftan sonra bilgisayarlar erkek mi dişi mi sizce?..

———————————————————

Oscarlı filmlerdeki hatalar
Karşısına oturduğum filmde gördüğüm bir hata-saçmalık çoğu zaman olaydan koparır beni ve seyretmekten sıkılır ve kalkar giderim.
Ama bunu abartanlar veya konunun uzmanları da varmış demek ki; meşhur olmuş filmlerdeki belli belirsiz hataları bulup bulup gün ışığına çıkarmışlar.
Bu adamların işi gücü mü yokmuş diyecek olanlar çıkacak olsa da aranızda, yine biliyorum ki pek çok okuyucumuz filmlere düşkündür ve bahsi geçen filmleri de izlemiştir çoktan.
Yani aşağıdaki hataların birilerini ilgilendireceğini ummaktayım…

Titanic filmi:
Filmin erkek kahramanı Jack, arkadaşı ile gemiden denizdeki yunuslara bakıyorlar. Yunuslar iki tarafı beyaz olan cinsten. Gemi Atlantik okyanusunda seyir halinde. Oysa iki tarafı beyaz yunuslar Pasifik yunusları…

Titanic filmi:
Filmin pek çok sahnesinde gemi duvarında ünlü ressam Claude Monet’in “Su Zambakları” isimli tablosu asılı. Oysa gemi 1917’de battı, adı geçen tablo ise 1923’de tamamlandı.

Forrest Gump:
1970 yılında filmin kahramanlarından biri “U.S.A. Today” isimli gazeteyi okuyor. Oysa bu gazete yayın hayatına 1982’de başlamıştı.

Jaws:
Filmin ünlü sahnelerinden birinde plaj, mayo ve bikini ile denize giren insanlarla dolu. Fakat çevredeki ağaçlarda hiç yaprak olmadığı göze çarpıyor. Ağaçlarda kışın yaprak olmayacağına göre görüntünün yaz diye yutturulması Oscar’lık bir filme yakışmıyor.

Pulp Fiction:
John Trovolta ile Samuel L. Jackson’un üzerine bir apartman dairesinde ateş ediliyor. Ama ateş daha başlamadan duvarlarda mermi delikleri olduğu görülüyor.

Rambo III:
Rambo’nun sol yanak kemiğinin üzerinde film boyunca küçülen, büyüyen ve bazen tamamen yok olan bir yara izi var.

Schindler’in Listesi:
Filmin bir sahnesinde Naziler yakaladıkları Yahudileri, gaz odasında zehirlemek için “banyo yapacaksınız, soyunun” emri ile kandırıyorlar. Çıplak Yahudiler ekrana geliyorlar. Bir de bakıyorsunuz ki erkeklerin tamamı sünnetsiz. Oysa herkes biliyor ki; Yahudi çocukları, Musevi dini gereğince doğduklarının daha 8. gününde sünnet edilirler.

Kayıp tabur da film oldu
Konu filmlerden açılmışken, bizi de ilgilendiren bir filmden bahsedelim isterseniz. Yani Çanakkale Savaşları sırasında koskoca bir İngiliz taburu olarak, izah edilemez bir şekilde kaybolan “Kralın Adamları”ndan…
“Kralın Adamları” isimli filmin Başrolünü İngiliz aktör David Jason’ın oynadığı Kralın Adamları filminde hepinizin bildiği şu malum konu anlatılıyor:
Çanakkale Savaşı’nda seçme İngiliz asillerinden oluşan bir tabur, İngiltere’de hazırlanarak Çanakkale’ye yollanıyor. Gelir gelmez harekata katılan bu tabur zor durumdaki Türk askerleri üzerine saldırıyor. Ancak bu saldırıdan sonra tabur ortadan kayboluyor. Ne eşyaları, ne silahları ne de kendilerinden bir iz bulunamıyor. Bazı görgü şahitlerine göre ise saldırı sırasında bir bulut gelip taburu kaplıyor ve olduğu gibi alıp yükseliyor.
Bu konuda bugüne kadar yapılan bütün araştırmalar da hâlâ sonuçsuz kalmaya devam ediyor.

Yakın zamanlardan uzak haberler:
Anneannem nasıl prostat ameliyatı oldu?
Dicle Üniversitesi’nin, “prostat ameliyatı yapıldı” diyerek SSK’ya gönderdiği faturada adı geçen Diyabakırlı 61 yaşındaki Sabahat Alhas, olayı öğrenince şoke oldu.
Diyarbakırlı Sabahat Alhas’ın, faturanın kendisiyle ilgili olduğunu öğrenince soke olması bir yana, olayda en çok kafası karışan ise 7 yaşındaki torun Erencan oluyor!..

Benetton reklamları yine olay…
Sansasyonel reklamlarıyla dikkatleri üzerine çeken Benetton firması, bir kez daha olaylara yol açtı. Merkezi İtalya’da bulunan firmanın son reklamında, Amerikan hapishanelerinde idam edilmeyi bekleyen mahkûmlarla yapılan kısa röportajlar, mahkûmların fotografları ile idam edilecekleri tarih ve yer hakkında bilgiler yer alıyor.

“Dijital Kıyamet” ten aklımızda kalanlar
Bilgisayarlardan da, tuhaf haberlerden de bahsetmişken, “bilgisayar ile ilgili tuhaf haberlerden” konu açmazsak olmaz, değil mi?
Öyleyse alın bakalım; eminim ki çoğunuzun gözünden kaçmış olan ve yılbaşında yaşadığımız “Dijital Kıyamet” haberleri:
Bilgisayarların 2000 tarihini tanıyamama ihtimalinden kaynaklanan “dijital kıyamet” tehlikesi, başka bir deyişle Y2K sendromu (Y: Yil, 2K: 2000), korkulan tarih henüz gelmeden dünyanın birçok ülkesinde ilginç olaylara neden olmuştu. İste, Y2K sendromunun dünyanın çeşitli kentlerinde neden olmuş olduğu tuhaf durumlar:

Amman)
Ürdün Televizyonu’nda çalışan gazeteciler, bilgisayarlarının 2000 sendromuna karşı donanımlı olmaması nedeniyle 1 Ocak’tan itibaren kalem ve kağıda dönüş yapmak zorunda kalmışlardı.

Madrid
İşten atılan ecza laboratuvarı işçisi, patronundan intikam almak için şirketin bilgisayar sistemine 1 Ocak 2000’e girer girmez sistemdeki tüm dosyaları silmeye programlanmış bir virüs yerleştirmişti.

Brüksel
68 yaşındaki bir Belçikalı, şirketinin bilgisayar sistemine Y2K’ya karşı üretilmiş pahalı bir yazılım programını yükleyemeyince çılgına dönerek ailesini ve ardından kendisini öldürdü. Geriye “Hayattan bıktım, bitti artık” yazılı bir not bırakmıştı.

Washington
Yüzlerce Philedelphia ve Pennsylvanialı, mahkeme jürisinden davalarının 1900 yılında görüleceğine dair tebliğ almıştı.

Varşova
101 yaşındaki bir kadın, bilgisayarın doğum tarihini yanlış okuması nedeniyle 1 yaşında gözükerek “zorunlu aşıya” çağrılmıştı.

Londra
“Milenyum virüsü yuttuğunu” iddia eden birçok hasta Greenwich’teki akıl hastalıkları merkezinde tedaviye alınmıştı.

Almanya
Almanlar, yeni milenyumu karşılamak için ellerinde bulunanlar kâfi gelmeyince, Çin’den 10 milyon havai fişek ithal ettiklerini ve yılbaşı gecesinde fırlatılmak maksadıyla satın alınan havâî fişekler için 200 milyon Mark ödendiğini bildirmişti.

New York
ABD’nin New York eyâletindeki Colonie kentinde, video kasetleri kirâlayan bir mağazanın bilgisayarı, kiraladığı kaseti bir gün geç getiren müşteriye 91.250 Dolar (yaklaşık 50 milyar TL) gecikme borcu çıkartmış. Kendisine 50 milyar borç çıkartılan müşteriyse, bir günlük gecikme ücreti olarak 2.5 dolar ödemişti.

ABD
2000 yılından korkan bir mahkûm, New Hampshire eyalet hapishânesindeki hücresinde ağzını ve gözlerini diş ipliğiyle dikmiş…
Görevliler mahkûmu hücresinde, yüzü gözü pudra içinde ve elinde bir İncil tutarken bulmuşlar… Mahkûmu sorguya çeken görevliler; “yeni yıldan korktuğu için böyle bir şeye giriştiğini” öğrenmişlerdi.

Stop
Muammer Erkul
07 Mart 2000 Salı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir