Cebindeki delik
(İstediğiniz kadar kişiyle yapabileceğiniz bir anket sorusu vereyim size…)
Deyin ki insanlara
“Ozon tabakasındaki delik mi senin için daha önemli, yoksa kendi evinin tavanındaki delik mi?..”
…..
Cevabı ben de biliyorum, sizler de biliyorsunuz…
Değil mi?..
Hah işte!..
“Cebinizdeki delik”, işte bu yara bandı ile tıkansın birazcık… Ve “birazcık” rahatlayın…
Çünkü ceplerdeki delikler, çatılardaki delikler gibi “sadece kendi deliğin” değil… (Anlamaya çalışın burayı.) Belki daha büyük, daha önemli ve tesiri daha yaygın, ama çatı deliği gibi sadece sen ve senin ailen yok bu deliğin altında!.. Zaten böyle olduğu için kolay yardım bulamıyorsun çevrenden ve de zaten işte böyle olduğu için rahat ol!..
Depresyonlar, ceplerdeki deliklere benzer delikler açmakta çünkü kafalarda; dikkatli olmaya değer…
…..
İnanın, çite bir çalı sokmak, yahut kapıcığa bir çivi çakmak; “keçileri yakalamaktan” çook daha kolay!..
Yardım edilesi bir noktaya sürüklersen kendini, bu yaptığın yardım mı olur yardım etmeye çalıştıklarına, yoksa engel mi?..
…..
Hadi dik dur!..
Olmadıııı…
Ne beni kandırabilirsin, ne de kendini kandırmaya uğraş! Çünkü dik durması gereken dışın değil; “İÇİN”di!..
…..
Hadi şimdi, yeniden DİK DUR bakalım, hem için ve hem dışınla birlikte;
Çünkü sen bunu başarabilirsin…
Hem de bunu, “SEN” başarabilirsin.
——————————————————-
Seni bugün de seviyorum, Çarli…
Dün bahsettiğim Çarli’nin “hangi maymun” olduğunu tahmin ettiniz, değil mi?.. Evet o… İhlas Kuzuluk Kaplıca Evleri’ndeki çarşının hemen arkasında bulunan mini hayvanat bahçesindeki maymun.
Farkında mısınız bilmiyorum, ama aklım ordaki konuyu çekip duruyorum hep oraya doğru…
…..
Tamam da, siz hiç Kuzuluk’u gördünüz mü, orda kaldınız mı?..
Öyleyse ben konuşabilirim…
İlk sözüm oralılara… Sadece Kuzuluk değil, Akyazı’ya bağlı diğer köylerde yaşayanlara:
Kim bilir kimden bir dua aldınız tarihlerden birinde ki; başınıza böylesine bir devlet kuşu kondu… Günde beş vakit dua etseniz bu müesseseye ve sahibine, borcunuz bitmez… Ne olur, sakın ola aksi bir söz çıkmasın dudaklarınızdan; çünkü ben oranın (yani kısaca “İhlas” dediğiniz yerin) temellerinin atılmadan önceki halini de bilmekteyim ve bu hallere nasıl geldiğini de… O temellerin, 94 krizinde binlerce kişiyi ve yöre halkını nasıl su yüzünde tuttuğunu da bilmekteyim ayrıca…
Ya şimdi?..
Ben biliyorum ve siz de farkındasınız, değil mi;
Eski asfaltın sapağında (E-5) otobüsten inip, iki titrek minibüs değiştirip, yolun kalan kısmında da yükleri sırtlayıp güneş altında yürümüyorsunuz artık…
…..
Farkındasınız değil mi;
Akyazı’dan bu yanda bir tanecik “pompası kırık” benzinci vardı bir zamanlar da, şehirden gelenler tedirgin olur, çok zorda kalmazlarsa benzin almazlardı buradan…
…..
Ya şimdi?..
Uluslararası otobanlarda bulunan tesislerinin aynıları işliyor şakır şakır sizin yollarınızda…
Öyle değil mi?..
Şu an, dünyanın herhangi bir noktasında, dağların ve ormanların arasında kaybolmuş bir kasabada ve köylerinde yaşayan hemen hemen bütün insanlara;
“Beş sene içinde bu bölge (duman, atık, zehir, kimyasal vs’ye maruz kalmadan) bu kadar kalkınacak” deseniz, o yörenin neredeyse bütün haneleri (misâlen) Küba’nın resmi gazetesine bile abone olurdu!..
…..
İşte ben bu noktada “merak etmek bile istemiyorum”, gazetemizin Akyazı-Kuzuluk bölgesinde acaba kaç abonesi var?.. Ve acaba, kendini bu nimetin içinde bulanlardan, nankörlük yapan var mı?..
Ben, inanıyorum ki yok…
…..
İşte, yani, ben de seviyorum İhlas Kuzuluk Kaplıca Evleri’ne gelen çocukların çok sevdiği Çarli’yi de… Demem şu ki; asıl Akyazı, Kuzuluk, Şerefiye ve civar köylerin aklı başında olan sakinleri sevmeli…
Hey, Çarli;
Benden başka sana böyle “kıyak” yapan oldu mu..
Bu reklamlardan sonra eğer muz ve meyve “fazlan” olursa seneye “kırışırız” değil mi?..
Stop
Muammer Erkul
03 Temmuz 2001 Salı