Dünya işi biter mi?..
Biri dünya güzeliydi, diğeri dünya yakışıklısı. Yaşları henüz otuz olmamıştı. Tanıştıkları zaman hızlı bir yükseliş içindeydiler mesleklerinde…
Çok sevdiler biribirlerini…
Ve, evlendiler.
Balayı-tatil falan yapamadılar işlerden. Ama bir karara vardılar ki; her ânı tatile benzeyecek rahat bir hayat yaşayacaklardı günü geldiğinde. Çık sıkı çalışıp kendilerini emekli edeceklerdi yani…
…..
Bunun için de 25 yıl yeter, dediler.
Şimdi çalışalım; tatili nasılsa sonra yaparız, dediler…
Şimdi çalışalım, çalışalım; dostlukları nasılsa sonra kurarız, dediler…
Şimdi çalışma zamanı; çocuklarla nasılsa sonra ilgileniriz… Kitapları nasılsa sonra okuruz… Her şeyin nasılsa sonra sırası gelecek, dediler…
…..
Çoğu zaman biri, diğeri uyurken geldi eve; bazen de diğeri, öbürü uyanamadan çıktı evden…
Hafta sonları da ya toplantılar oluyordu, veya koşarak gidip dönülen cenaze-düğün evleri…
25 yıl çoktaan geride kalıverdi;
Hem de çılgın gibi çalışılarak…
25 yıl çoktan geride kalıverdi;
Hem de, sorgusuz dostluklar kurmaya, taze kesilmiş çiçekler koklamaya, ve çiçekler gibi kokan bir çocuğu ayaklarında sallamaya bir türlü vakit bulamadan…
İşin en ilginç yanı ise şuydu:
İki “ihtiyarın” işleri hâlâ bitmedi!..
—————————————————–
diyalog… diyalog… diyalog… diyalog…
– Geçen günkü yazdığın olayı, yani M. Erkul bilinmeyen numaraları ben de aramıştım… Sen olmadığını sonradan anlamıştım ama?.. S.S. Ayrıca anneme her gün seni anlatıyorum, anıların sahiden komik… (Meftun)
– Yazını okudum “Maamer (!)…” Ve direksiyonum bozulup sağa sola dönmemekte haklı… Pusulamın mıknatısı!.. Bende payın büyük senin. Yazdıklarımda ve yüreğimde. Hamurumda mayasın. (SY / 5649)
– ‘Bul Beni’yi gecenin bir yarısında okurken (özellikle mavi eşofmanlı olan bölümde) attığım kahkaha ile evdekilerin şüpheli bakışlarına maruz kalmıştım… Bugünkü köşenizi okurken de iyi ki yalnızdım. Harikaydı! Yüreğinizin sesi hiç susmasın!.. (Uşk… 8297)
Canımın içi, saat geceyarısından sonra işten geldim, ancak şimdi okuyabildim gazeteyi. Polise kendini tanıtmaya çalışman çok komikti. Acaba seni yolda görsem tanır mıyım? Tanımasam da hissederim! (Zynp… 2307)
– İyi geceler, yüreğim sıkıldı ve seni hissetmek istedim. Her şey üstüme geliyor abi. Yenik düşmem için uğraşıyorlar. Gözlerimdeki ışıltı kayboluyor, beni bırakma. (… 1874)
– Neden’lerinin cevabı çok basit, biliyor musun? Onlara “çünkü”lerle cevap vereyim: Çünkü yaşıyorsun… Çünkü mücadele ediyorsun. Çünkü başarmak zorunda olduğunu hissediyorsun…
– Başaracağım da! Bunda “sevgin” yolum olacak… Ama işimde iyi olmama rağmen (Bunu patronum da söylüyor) çekemeyenler var, ve onların yaptıkları, yaşamayı ve savaşmayı çok seven beni bıktırıyor zaman zaman…
– Söylediğin sebep eğer bir insanı yolundan vazgeçirmeye yeterli olsaydı, biliyor musun ki; sen (siz) benim hiçbir yazımı okuyamayacaktın, hatta görmeyecektin bile!..
Yapman veya yapmaman gerekenlerin kararını KENDİN ver, olur mu?.. Yani “SENİN GELECEĞİN” hakkındaki karar verme işini “SENİ SEVMEYENLERE” bırakma!..
Galiba böylesi daha sağlıklı olur…
Stop
Muammer Erkul
16 Ağustos 2001 Perşembe