Hayaletler var kalsın [01 Eylül 2002 Pazar]

Gitme, dedim. Her kim isen!.. Yabancı bir şehrin seni tanamayan sokaklarında; kılavuzsuz, ve telefonsuz, ve hatta adressiz kaybolduğunu sanıp…
Yönünü bulmak için güneşten de başka işaret kalmadığında saldırmışken bulutlar, ve gürüldeyerek kara bir kepenk gibi girmişlerken araya…
Senin dilini ve hatta aynen senin şiveni konuşan birine rastlarsın ya aniden, bu gurbet elde…
"-Heyy!.. Dur, gitme!.."
…gibi bir şey oldu!.. 

"Yine de, gerçek hayatın yırtılışını yaşamaya" mecburuz, evet!..
…..
İşte böyle sözlerle, yırtılır içim;
Bir hatıra defterinin "artık istenmeyen" sayfasının kâğıdı gibi…
Acıyarak!.. 

Bütüün sesleri savurup başından…
Usulca alıp iki parmağının arasına, ve yıl kadar sündürülmüş dakikalar içinde, yırttın mı bir gülün yaprağını;
Bir bütünün…
Bir iken biribirinden ayrılışını gözlerinle içerek?..
…..
Ve sonra çıkartarak, terden ıslanmış bir ceket gibi, kendini;
Kendi sırtından!.. 

Yabancı bir adresi kullanmak;
Buzdaki bir delikten bakmaktı bana!..
Elimdeki oltayı bu suya salıp, aynı deliğin başında beklemenin ne anlamı var; artık başka denizlerdeyse gözüken balık?..
Yahut elalemin şehrinde, sen istedikçe geçecek değil; dilini anlayan yardımsever dost!.. 

Beklemek;
Karanlık bir ormanın içinde ise acıtır canı!.. 

Ormanı "orman" kılan ağaçların her biri engeldir sana!.. Ve her ağaç birkaç hayalet besler!..
Hayaletleer;
"Hayâl" etmelerimle mevcûd olur!..
Kıyamam; hayaletlere bile!..
Varsın onlar "var" kalsınlar, ben korkmaya razıyım!

……….

NOT: İlginç bir "tanışma" oldu, bence de…
Tavuğu tam da "gıdaklamaya" başlarken kucakladın… Sıcacıklığını hissetmişsindir, yumurtasının!..

Stop
Muammer Erkul
01 Eylül 2002 Pazar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir