Lütfen farkedin insanları [04 Haziran 1999 Cuma]

 

Bir, birbuçuk ay kadar önce telefonla tanıştık onunla… Yüreği sevgi doluydu, yüreği öğrencileri için çarpıyordu.
Bana okulunu ve öğrencilerini anlattı ve sevdirdi Ayşe Yüksel öğretmen…
Hep tavsiye ederim ya; “İlgilenin insanlarla… Dinleyin onları, yüreğinizi açın, gözlerinin içine bakın, tebessüm edin… Bir telefon edin, faks çekin, mektup yazın bir tane…
Biribirinize gökkuşağı fırlatın!..
Görün o zaman neler oluyor…”
Aşağıda okuyacaklarınızı, sadece; söylediklerime bir örnek olsun diye yayınlıyorum.
Tavsiye ettiklerimin “etkili olduğunu” göstermek için yayınlıyorum.
Bir gün şu mektubu faksladım:
Çaybaşı Atatürk İlköğretim
Okulu’ndaki sevgili arkadaşlarım:
Nilgün Yiğit, Selim Halıcı, Zehra Nur Gümüş, Erdem Karademir ve Serhat Uygun’a…

Size hayrânım… Çünkü siz, benim gibi elinde büyük bir holding ve gazete olmadan da… Ayrıca benim size ulaşmış olduğum gibi bilmeden değil; “bilerek, isteyerek” bana ulaşabildiniz.
Hayatınız boyunca yapın bunu. Yani istediğiniz bir şeyin peşini bırakmayın. Söz, değil mi?
Bu “başarmaya” söz vermek de oluyor aynı zamanda.

Size bir sırrımı vereyim mi?..
Sizi kıskanıyorum.
Bu da nerden çıktı, demeyin… Doğru…
Diyorum ki, kendi kendime: “Ah, keşke bir zamanlar benim de Ayşe Yüksel öğretmen gibi bir öğretmenim olabilseydi. Onunla her konuştuğumda, onun Nilgün, Selim, Zehra Nur, Erdem, Serhat ve henüz ismini öğrenemediğim öğrencileri için düşündüklerini ve söylediklerini duydukça gıpta ediyorum… Keşke benim öğretmenlerim de beni, Ayşe öğretmenin onları sevdiği kadar sevseydi ve düşünseydi… Ben o zaman ne seviyelerde olurdum, kim bilir” diye düşünüyorum.
Öğretmeniniz, bulunmaz biri…
Onun söylediklerini zaten anladığınızı biliyorum. Asıl tavsiyem; onun söylemediklerini bile anlamaya çalışın!..
Çünkü o, bir arı gibi bal yapıp, sizlere sunmaya çalışıyor.

Ben sizleri çok sevdim.
Sizlerin de beni sevdiğinizi hissediyorum…
Her zaman yazışmamız mümkün olamayabilir, ama siz istediğiniz sürece ben şunu bilmeye devam edeceğim:
Orda, Çaybaşı’nda, sizlerin gönlünde birer evim, birer sıcacık yuvam var, Çaybaşı’na henüz hiç gelememiş olsam da… İzniniz var buna değil mi?


 
Elbette hepiniz Sevgi Ailesi’ne dahil oldunuz.
Ve Bütün Aile şimdi, sizlerden, sıkı çalışmanızı, kendinizi, hep kendinizi aşmanızı ve birer öğretmen, birer yazar, birer başkan, birer başbakan olmanızı bekliyor…

Bu yazımı fotokopi ile çoğaltıp paylaşın…
Bir tanesini de, gazeteniz “SESİMİZ”e asın. Çünkü o, hepimizin sesi, öyle değil mi?
Ayrıca 5-B’deki bütün arkadaşlarınıza… Diğer sınıflardaki bütün arkadaşlarınıza… Okuldaki bütün müdür, öğretmen ve görevlilere…
Vee, evinizde bulunan aile bireyleri ve komşularla akrabalarınıza…
Hatta bahçenizde bulunan kedi, köpek, inek, koyun… Ve dallardaki kuşlara benden selâm söyleyin…
Hepinizi çok seviyorum.
Sevgiler kere sevgiler…

——————————————————

Konuyla ilgili sizlerden gelen fakslar:

SAYIN MUAMMER ERKUL;
Öğretmen arkadaşlar ve öğrencilerin sizin hakkınızdaki görüşleri:
Müdür (Şirin Baba)

* Ayşe hanım böyle hoş adamları nereden bulursun? Bizim de ona sevgi ve selamlarımızı ilet, unutma sakın. Çık, cık, cık ne kadar güzel yazmış. Allah Allah….
Edebiyat Öğretmenimiz (Bayan-Ümit CUMA)

* Yazılarını çok sevdim. Anladığım kadarıyla çok temiz iyi bir insan. Ne kadar güzel yazıyor. Ona sevgilerimizi ve teşekkür ettiğimizi söyle, olur mu?..
Diğer arkadaşlar hep bir ağızdan:

* Bizim de selâmımızı ve teşekkürlerimizi söyle. Ne kadar ilgili birisi.
İhsan Bey (Eşim)

* Helâl olsun. Bütün işi arasında küçük bir okulun (650 öğrencilik, 26 personelli) öğrencileriyle ilgili. Beğendiğin kadar varmış. Bu adamda insan sevgisi var. Bu da imandan gelir. İnşallah daha meşhur ve daha sevilen biri olur. Ama böyle insanları pek haber yapmazlar. Sövseydi, küfretseydi, aykırılıklar yapsaydı onu herkes tanırdı! Helâl olsun.
Selim Halıcı (Öğrenci)

* Öğretmenim, ben bu kadar güzel cevap yazacağını tahmin etmemiştim. Umduğumdan çok çok daha güzel yazmış. Şimdi onu daha çok sevdim.
Nilgün Yiğit (Öğrenci)

* Öğretmenim babam bile Muammer Erkul’a bayıldı. Kitabını almamı istedi. Lütfen alır mısınız? Onu çok sevdim.
Erdem Karademir (Öğrenci)

* Bizim adımızı niye sana yazmış? Ama olsun, o benim aklımdakileri yazmış. Aynı benim gibi düşünüyor. Sizi öpmek geldi içimden.
Nimet Tahmisoğlu (6. sınıf)

* Öğretmenim bizim fakslarımızı da yollayın ne olur. Onun kitabını hemen okuyup, bitirdim. Her gün köşesini okuyacağım artık.
Hacer Tahmisoğlu (Öğrenci)

* Öğretmenim okulumuzun adını duyurduğunuz için size çok teşekkür ederim. Ama bizim öğretmenimiz olduğunuz için ve bize o adamı tanıttığınız için özür dilerim. Muammer Erkul’u diyecektim, daha çok teşekkür ederim. Ben de mektup yazacağım.
Mevlüt Yaman (Öğrenci)

* ”Sesimiz” gazetesi (okulun duvar gazetesi) yetmez. Aşağıdan pano alalım. Sevgi Ailesi Köşesi olsun. Herkes sevgilerini yazsın. Muammer Erkul’un yazılarını da oraya asalım. Yazılarımızı ona fakslayalım, sevinsin… Yazılarımızın arasına kalpler koyalım.
Selim Halıcı

* Öğretmenim boncuktan çiçekler yapalım. Ortalarına kalpler koyalım. Hepimizin bir çiçeği olsun. Ortadaki siz olun. Sizin kadar güzel (iyi kalpli demek istiyor herhalde) bir öğretmenim hiç olmadı. Babam öğretmen, Iğdır’da da okudum. Bunu ona yazın lütfen…
Semanur Kurt

* Sizi çok beğeniyorum. Yazdığınız gazete haberlerini büyük bir beğeniyle okuyorum ve okudukça insanlara daha sevgiyle yaklaşıyorum.
Sayın Muammer Erkul sizi çok merak ediyorum ve görmek istiyorum. Siz ünlü ve çok sevdiğim bir gazete yazarısınız. Sizin yazılarınızı gazete aldığım zaman kesinlikle kesip bir yere yapıştırıyorum. Odamın bir duvarında sizin yazılarınız ve karikatürleriniz var. Sizi çok seviyorum. Gazetecilik hayatınızda başarılar diliyorum.
Sevgilerimle..
Dursiye Kurt

* Sizi çok seviyorum. Sizi yakından görmek ve konuşmak isterim. Sizi çok beğeniyorum ve memnun, mutlu görmek istiyorum. Yazdığınız yazıları seviyor ve sayıyorum. Herkesin okumasını istiyorum. Siz ülkemizdeki en iyi yazarlardan birisiniz. Tüm Çaybaşı Atatürk İlköğretim Okulu adına başarılar dilerim. Yazımın son cümlelerinde tekrar ediyorum ki siz ülkemizin en iyi yazarlarındansınız. Sevgi ve başarı dileklerimle.
Sizi içimden çok seviyorum. Ayşe öğretmen sizi çok övmüştü. Ona şimdi çok inanıyorum.
(Bu konuya yarın devam edeceğiz)

Stop
Muammer Erkul
04 Haziran 1999 Cuma

 

4 yorum

  1. On yıl geçmiş aradan ve soylediklerimin hiç birini hatırlamıyorum ne kadar kötü Muammer abi hiç merak ediyor musun bu çocuklara ne oldu diye? Sevgi, her şey güzel hoş da hayat o kadar basit değilmiş, yine de sevgilerle…

    ERDEM KARADEMİR

  2. İnsanlara ulaşabilmek ve seneler sonra böyle güzel bir sürpriz yaşamak ne kadar güzel! Sürpriz dedim ama öyle olduğunu tahmin ettiğim için. Çok imrendim size üstâd :-))

    ŞAHİKA ATEŞ

  3. 13 yıl sonra merhaba Muammer abi.
    Erdem gibi ben de hatırlamıyorum o zaman ne söylediğimi ama çook uzun zaman geçmiş olsa bile o faxı aldığımızda duyduğum heyecanı çok iyi hatırlıyorum. Hayata hep sevgiyle baktık, insanlara, hayvanlara, sokaklara, yıldızlara, herşeye… Biz insanlara sizin dediğiniz gibi gök kuşağı fırlattık ama hayatı öğrendikçe başkalarına fırlattığımız o kocamaaann gök kuşağının renklerini birbirinden ayırdık…
    Sevgilerle…
    Nilgün Yiğit

  4. O günler başka güzeldi, Erdem hayat kolay hiç demedik canım, ama biz hiç vazgeçmeyeceğiz, dedik…
    Bak birbirimizden hiç vazgeçmemişiz ki hala Sevgi Ailesi üyeleri birbirini buluyor 😉
    Yıllar sonrasından sevgiler kere sevgiler…
    AYŞE YÜKSEL

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir