O: "Karahisarlı"nın dayısı kim?
Ben: EVLİ 🙂
O: Yaaa…
🙂
Öyle değil.
Özel biri diye düşündüm de…
Ben: Bir tanesi de ben, dayılarından yani, manevi olanı…
O: Yaa?
Çok şanslı…
Ben: Aslında dayılarının sayısını kendi de bilmez 🙂
O: 🙂
Ben: Burda bahsi geçen Ali Rıza Kılıçarslan ki çocuk dergisinde beraberdik, şimdi de yazı işlerinde çalışıyor, gececi…
O: Hmmm…
Ben: Gece olduğu için pek görüşemeyiz.
Öyle işte…
O: Dergide ne iş yapardı?
Ben: "Her işi" hepimiz gibi, ama teknik işler yapardı…
O: Aslında ben niye o kadar sevdiğini merak ettim de,
🙂 soramıyorum…
Ben: E ben de onu severim, belki onun için. Benim SEVGİLİM o, belki karısı bile bilir bunu :))) Görüşmememiz önemli değil 🙂
O: Sen niye seviyon işte?
🙂
Bir sebebi olmalı sanki, diye düşünüyorum…
Ben: Sebebi olduğu zaman bunun adı sevgi mi olur leeeyn!
O: 🙂
Ben: Nasıl üç kaağıtçısın sen böyle!
Sebebi filan yok.
O: Öyle değiiil…
Ben: Seviyorum işte.
Ondan bir negatiflik hissetmedim şimdiye kadar.
O: Tamam 🙂
Ben: Başkalarından da hissetmem belki ama, bilmiyorum.
Belki de içi çok temizdir keratanın…
BEBEKLERİ NEDEN SEVERSİN?
O: 🙂 Evet…
Ben: Öyle işte…
O: Masumiyetleri için sanırım…
Ben: Yani ayynen ben ÖHÖHÖHÖ :)))
O: :)))
Ben: Duy da inanma!
🙂
Beni bile severse insanlar Ali Rıza’yı nasıl sevmez?
O: Yaa, demek o kadar iyi bir insan ha?
Ya da sen mütevazı… 🙂
Ben: Taa ilk zamanlarda, çocuk dergisinde beraber çalışıyorken, bir gün "Gece Yasin-i şerif okudum, senin de ruhuna gönderdim" demişti… İlk defa ondan duymuştum bunu, hep ölülere gönderilir ya… Ve çok şaşırarak "BENİM DE, RUHUMA MI GÖNDERDİN", dedim…
O da bana şaşırdı sanırım ve;
"Niye ki, SENİN RUHUN YOK MU" demişti! :)))
Öyle işte…
O: 🙂
Ben: Ya hadi get benim işim vardı lafa tutma beni yaf…
O: Şimdi daha iyi anladım sanırım…
Ben: 🙂
O: N’apayım bi soru sordum, senin de konuşacağın varmış!
🙂
Birşey göndersem bakar mısın?
Gittin mi yoksa?
Gittiğin de anlaşılmıyor ki…
Ben: Bakmam boşuna gönderme, GÖNDERME,
gönderme işim var…
O: Tamam 🙂
Peki.
Sohbet için teşekkür ederim canım
🙂
(K… / 16 Aralık 2008)