Onlar da çocuktu
Ayşe ana ve çocukları İşgal yıllarında Aydın yakınlarında karanlık bir sonbahar gecesi. Demirci Mehmet Efe, merak ve heyecan içindeydi. Düşman birliklerinin vadiden geçeceklerini öğrenmiş, kendi kuvvetlerinin hemen tamamını vadinin iki yanına yerleştirmişti. İşte, şimdi vakit gece yarısını geçtiği halde, ne tepelere yerleştirdiği zeybeklerinden dönen olmuş, ne de onlardan bir haber getiren… Demirci Efe, deli bir merak içindeydi. Derken bir kadın sesi gecenin karanlığını yırttı:
– Bırakın geçeyim!.. Demirci Mehmet Efe’yi göreceğim…
Çadırının önüne çıkan Demirci Mehmet Efe, karşısında orta yaşlı bir kadınla üç çocuk gördü. Çocukların en büyüğü ondört, en küçüğü ise on yaşlarında ancak vardı… Kadın, Demirci’ye baktı…
Sonra da:
– Demirci Mehmet Efe sen misin?
– Benim!
– Buraların komutanı olan Demirci?..
– He bacım…
Bunun üzerine kadın, küskün ve öfkeli olarak sordu:
– Ne demeye zeybeklerini saldın vadiye?..
Bu soru karşısında Demirci, izahat vermek gereğini duydu:
– Ana, dedi. Düşman kuvvetlerinin vadiden geçeceğini haber aldık. Zeybekleri bu yüzden…
Kadın, efenin sözünü kesti:
– Yanlış haber almışsın efe, yanlış!.. Düşman bizim köyün ardından dolaştı. Sanırım gün ışımadan burayı basacak…
– Ne diyorsun sen ana?..
– Dediğimi diyorum oğul!.. Dün akşam, zeybeklerin vadiye aktıklarını gören bizim köyün çocukları da peşlerinden akıp gittiler. Ben kadın aklımla düşündüm. Dedim ki, düşmanda biraz akıl varsa vadiden geçmez… köyün ardından dolaşır, ormanın içinden doğruca buraya varır. Bunun üzerine oğullarımı yanıma alıp bir tepeye tırmandım. Bekledim. İşte dediğim gibi oldu. Düşmanın ilk askerlerini görünce de atlarımıza atlayıp buraya koptuk. Demirci Efe, senin askerlerin vadide boşuna beklerler…
Demirci Efe, hayretler içinde kalmıştı. Bu yiğit Türk kadınına da hayran kalmıştı:
– Sana inanıyorum ana, dedi. Yalnız bunu önceden nasıl hissettin?
– Eee oğul, ben şehid kızı, şehid karısı, şehid anasıyım. Onların hepsinin yüreği şu göğsümde çarpar… Burada adamın az. Vadiye gönderdiklerin tez elden buraya yetişemezlerse düşman hepinizi telef eder…
– Haklısın ana. Şimdi sen çocuklarını al, şu gerideki çadırlarda biraz istirahat et. Sen vazifeni yaptın. Düşmanın geleceği varsa, göreceği de var demektir!..
– Olmadı Efe, olmadı oğlum… Sen zeybeklerini alıp ilerde onları karşıla. Planlarını altüst et. Onlar sizi görmeden doğru buraya gelsinler. Ben çocuklarımla onları karşılar ve son kurşunumuza kadar oyalarım. O zaman sen askerlerinle arkadan çevirir gebertiverirsin kefereleri…
– Sen bunun ne demek olduğunu biliyor musun ana?
– Çok iyi biliyorum. Ben bugüne kadar yaşadımsa, bugün ölmek için yaşadım… Sen Demirci Efesin. Bütün çevrenin gözü sende. Herkes sabahleyin senden zafer müjdesi bekler. Biz ölsek şehidiz, kalsak gazi… Sana biraz vakit kazandırmak için bir kadınla üç çocuk çok mu?..
Demirci Efe’nin taş gibi yüreği kuş tüyü gibi yumuşamış, gözlerine yaş hücum etmişti:
– Ana, ana!.. Hiç kimse çocuklarını böylesine feda edemez!..
– Sen ne dersin Demirci Efe!.. Ben çocuklarımı feda etmiyorum ki… Onlara vatan ve namus uğruna şehidlik veya gazilik yolunu açıyorum. Ne mutlu onlara… Seni canımızdan daha aziz bilmekteyiz. Sen bir ümitsin. Ya biz?..
– Anam benim… Türk anası… Ver o mübarek ellerinden öpeyim… Ayşe Ana, sıkıldı. Ellerini geri çekerken:
– Estağfirullah oğlum, dedi. Siz bu vatanı gavurdan kurtarın ben sizin ellerinizden öpeyim!..
Demirci, anne ile oğullarını en sağlam siperlere kendi eliyle yerleştirdi. Yanlarına bol cephane bıraktı. Birkaç zeybek vadiye haber salmak için at koştururken, Demirci planını uygulamak için askerleriyle geri çekildi. Yol boyunca Efe, “Allah vere de vadideki zeybekler tez yetişe. Tez yetişe de bu kahraman ana ve çocuklarına bir zarar gelmeye” diye dua etti.
O gece vadinin çevresi cehenneme döndü. Düşman askerlerinden tek kişi bile canını kurtaramadan telef oldu. Birkaç zeybek, bir kadın ve küçük bir çocuk şehid oldular. Şehid kadın Ayşe Ana, şehid çocuk en küçük yavruydu. Ama onlar yürekleri huzur dolu, düşman hakettiği cezayı bulmuş ve ana oğul, diğer şehidler gibi en yüce payelerden biri olan “Şehidlik” ile kutlanmışlardı…
——————————————————
UNUTMA
Bugün, “senin kendisini unuttuğunu” zanneden birine “yanılmış olduğunu”
ispat et!
İLAHİ
Şol cennetin ırmakları
Akar Allah deyu deyu,
Çıkmış İslâm bülbülleri
Öter Allah deyu deyu
Salınır Tûba dalları,
Kur’an okur hem dilleri,
Cennet bağının gülleri
Kokar Allah deyu deyu
Altundandır direkleri
Gümüştendir yaprakları
Uzadıkça budakları
Biter Allah deyu deyu
Aydan arıdır yüzleri
Misk ü amberdir sözleri
Cennette huri kızları
Gezer Allah deyu deyu
Hakk’a âşık olan kişi,
Akar gözlerinin yaşı
Pür-nûr olur içi dışı
Söyler Allah deyu deyu
Miskin Yunus var yarına
Koma bu günü yarına
Yârın Hakk’ın divanına
Varam Allah deyu deyu
YUNUS EMRE
Stop
Muammer Erkul
27 Temmuz 1999 Salı