Sen bir vakti kaçırdın [30 Mart 2000 Perşembe]

Sen bir vakti kaçırdın

O gün, bir kuş gibi uçmaktı sana niyetim. Tutulmaktı gözlerine; ökseotuna tutulurcasına!..
Ve belki teslim olmaktı avuçlarının parmaklığına.
…..
Sen, o gün bir vakti kaçırdın…

O gün ben, ilk defa yuvasından uçacak bir kuş kadar heyecanlıydım… O gün ben; tüyleri pırıl pırıl, gözleri ışıl ışıl ve yüreği kıpır kıpır bir kuş yavrusuydum sanki.
O gün ben ilk kez senin avucundan beslenecektim!
O gün ben;
Yüreğine seslenecektim!
…..
O gün, bir kuş gibi uçmaktı sana niyetim.

Tutulmaktı niyetim, gözlerine; ökseotuna tutulur gibi…
Bir daha hiç kopmamacasına, sonuna kadar…
Ve savrulur gibi bulutların salıncağında, içimde esen deli dolu rüzgârlarla.
Tutulmaktı niyetim gözlerine, ilk uçuşunda ökseotuna yakalanan toy kuşlar gibi.
…..
Ve baykuşlar gibi;
Karanlık dalların yalnızlığında, henüz tanışmadan hıçkırıklarla…

Konmaktı niyetim, sanki düşer gibi ve nefes nefese avuçlarına. Bir daha çıkmayı hiç arzu etmemek üzere parmaklarının parmaklığından!..
…..
Göklerin hür çocuğuyken, niyetim esirin olmaktı…
Ve eserin olmaktı!

O gün…
Sen, bir vakti kaçırdın.
…..
O gün, sen bir akdi kaçırdın…

——————————————————–

Deniz kestanesi
hiç düşündün mü deniz kestanesini?..
nasıl olup da oraya geldiğini ya da nasıl oluştuğunu?..
geçen gece ateşin saçtığı ışıkla görebildim..
ne kadar da güzel gözükmüştü bana..
ya da o vakit; canım her bir nesneyi güzel ve hoş görmek istiyordu
aslına bakarsan canım oracıkta
kahkahalarla gülmek de istiyordu..
ama ne çare?..
bazı duyguları yaşamak ve tek başına paylaşmak
olmuyor nedense..
yalnız olmak üzüyor beni..
tıpkı deniz kestanesi gibi..
yalnız..
ama hür, ama özgür..
güneş ne kadar ısıtsa da onu
suda herşey çözülüveriyor onun için..
tıpkı özgürlük gibi…
yalnızlığın keyfini çıkarırcasına
yüzmek gibi..
Ayla Öztopal

Kırlangıç hikayesi
Günlerden bir gün kırlangıcın biri bir adama aşık olmuş. Ve penceresinin önüne konup ona şöyle demiş:
“Ben seni çok seviyorum. Lütfen pencereni açıp beni içeri al da, birlikte yaşayalım.”
Adam:
“Olmaz alamam, demiş. Sen bir kuşsun… Hiç kuşlar insanlara aşık olur mu?..”
Kırlangıç tekrar:
“Lütfen pencereni açıp beni içeri al. Birlikte yaşarız. Hem ben sana dost ve arkadaş olurum, canın sıkılmaz. Birlikte yaşar gideriz” demiş.
Adam yine:
“Olmaz alamam. Git başımdan!..” Diye cevap vermiş.
Üçüncü ve son defa adamın penceresinin önüne konan kuş;
“Lütfen beni içeri al, demiş. Artık soğuklar da başladı, dışarda kalamam. Biliyorsun ki ben sıcak havalarda yaşayabilirim sadece… Beni içeri almazsan başka ülkelere gitmek zorunda kalırım. Lütfen beni içeri al da burada kalayım. Birlikte yemek yer, omuzuna konar, seni neşelendirir, sana yarenlik ederim. Hem zaten sen de benim gibi yalnızsın” demiş…
Adam ise;
“Hadi git başımdan!.. Ben yalnız kalabilirim” diyerek kuşu kovmuş…
Kırlangıç da bu son ve kesin cevap üzerine üzüntülü bir şekilde uçup gitmiş.
Kırlangıç gittikten sonra adam uzun uzun düşünmüş ve kendi kendine;
“Ben ne kadar aptal ve ne kadar akılsız biriyim. Niye kırlangıcın kalmasını kabul etmedim ki?.. Ne güzel birlikte yaşardık” demiş. Pişman olmuş olmasına ama iş de işten geçmiş…
Fakat kendi kendini; “Nasıl olsa sıcaklar başlayınca kırlangıcım yine gelir, ben de onu içeri alır birlikte mutlu bir hayat süreriz” diye teselli etmiş.
Ve penceresini sonuna kadar açarak beklemeye başlamış.
Yazla birlikte kırlangıçlar da gelmiş.
Ama onun penceresine kırlangıcı gelmemiş…
Yazın sonuna kadar, hiç kapatmadan penceresinin başında beklemiş, ama boşuna… Kırlangıç yokmuş. Diğer kırlangıçlara sormuş, ama onun kırlangıcını gören olmamış.
Sonunda halini danışmak ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş. Bilge kişi olayı dinledikten sonra adama sadece şöyle demiş:
“Kırlangıçların ömrü 6 aydır…”
…..
Hayatta bazı fırsatlar vardır ki, insanın eline ömründe sadece bir defa geçerler ve değerlendiremezse uçup giderler.
Anonim / Seyyah gönderdi.

Umut kuşu
Deniz ve gökyüzünün birleştiği mavilikte
Umudun gemisini batırdım kendi denizimde
Şimdi bir sal yap bana sevgiden
Ve gözlerinin pırıltısından olsun
Gözlerimiz buluşunca güneşte
Gümüş renkli ırmaklar
Bizim için akardı delice
Yıldızlar senin için
Ay benim için doğardı
Bir umut kuşu çiz yüreğime
Beyaz olsun tüyleri
Kalbin kadar temiz olsun
Bir kanadı senin için
Bir kanadı benim için çırpınsın.
Civanmert Şener İsen

Posta Kutusu
Yazılarınızdan insanları sevmek nasıl oluyormuş ya da nasıl olmalıymış öğreniyorum. Sizi sevgi ve insanlık dersine ögretmen ilan ettim (kendimce). Sizin yazılarınızı okuyanda sizin izleriniz oluyor. Geçen akşam kursta iken hocamızın dilinden dökülen sözlerin sizin sözlerinize benziyor oluşu beni sevindirdi. Bir o kadar da şaşırttı. Gerçekten hiç ummamıştım. Ve bir kalbe daha dokunmuşsunuz, o kalbe de sevgiyi aşılamışsınız.
Rukiye İzgi

Seni seviyorum ama sadece seni, çünkü beni tek anlayan sensin. Kendini sevdiğim ve beni sevdiğinden emin olduğum tek kişiye sevgilerle.
Abdullah D.

Uzun zamandır yazmayı düşünüyordum. “Değişen; Bir Kişi” ve hele “Tohum” adlı muhteşem yazılarınızdan sonra daha fazla duramadım. Daha önce -hakkınızı helal edin- ben de yazılarınızı anlamıyordum ve size kızıyordum. Bahsettiğim iki yazınızı bir arkadaşıma gönderdim, “bu yazıları senin için mi yazmış” diye soruyor. Benim için değil ama herkes için olduğu kesin. Ben de o tohum gibi önümdeki seçenekten sabretmeyi seçtim. Aylardır arkadaşlarıma ve okuluma dönme hasretine şimdi de size sarılmak isteği eklendi.
Zaman zaman düşsem de, kalktım çok şükür. Bu yazı, sevgi halkanıza katılmama yeter umarım.
F. Ahmet Dursun

Bu arada daha Türkiye Gazetesi’ni okumadım, maalesef günüm kötü gidiyor…
Mevlüt Eryiğit

Stop
Muammer Erkul
30 Mart 2000 Perşembe

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir