Yapışmak!
Keneler bile insanı bırakıp domuza tırmanmaz ve ondan düşüp koyuna, onu terk edip köpeğe, deveye, beygire yapışmaz!
Bit kadardın; cüssem cesametine varıncaya kadar sırtımda taşıdım seni! Sıksalar, içinden ben çıkarım sandım ve senin her dişinin, birer dişi sivrisinek gibi başkalarını emme hevesini görmek istemedim; vahhh bana!..
Şimdi sen; benden sonra kim bilir daha kimlerden “kopmuş” olarak; “son yapıştığım sırtın yaşlı sahibi ölürse” diye dertleniyorsun, kim inanır! Dünyada ayrılacağına ağlayıp, sonsuz hayatta beraber olmak ihtimalini merkepler gibi tepene kim inanır?..
Nereye varacağı; izleri görülerek tahmin edilir insanın; bindiği vasıtaya, tutunduğu sırta bakılarak söylenir!..
Kimlerin ardında ayak izlerin ve kimlerin kapısında parmak izlerin ve kimlerin ellerinde dudak izlerin var?..
Kim inanır bir timsahın parlayan gözyaşına? Veya hangi anne memesini uzatır bir timsaha?
Şimdi sen, bir ayağının üstüne Karaköy rıhtımında beton dökerken; diğer ayağını, Akdeniz gemisindeki babaya bağlıyorsun… Fakat değil sadece babaya; hem abiye, hem de dedeye bağlasan, bu gidişle yır-tı-lır-sın!
Pişmanlık kapısı elbette kapalı değil; fakat önce, kendisini bile katle yeltenmiş o münafık çıkmalı kaftanın içinden! Çünkü çarşıda ciğer satmak; ciğeri yananların hüneridir, acıklı hıçkırıklarla…
Çöllerin mecnunu olmadan Leyla’ya kavuşulmuyor!
Mecnun da Leyla’sını beğenmemişti nihayet, ama bazıları “mecnunluk sınavını vermeden” Leyla’ya dil uzatıyor!
Hüner; “Leyla’yı beğenmemek durağı”nda buluşmak değil Mecnun’la…
Hedef; Mecnun olabilmek, sevda yolunda!
Şimdi sen, ey bir zamanlar; “kussa içinden ben çıkarım” sandığım!..
Vah bana ki; cüssem kadar oluncaya dek ensemde gezdirdim seni, şah damarımdan emzirdim! Fakat ilk sıkıştırıldığında kustun ve içinden kimler çıktı!
Bilmek lazım: Pişmanlık kapısı her zaman açık, ama “pişman oldum” diyenler için değil…
..pişman olanlar için!
Harikaydı Muammer Abi,
Yine kalbimden vurdunuz beni…
ASLI
Hüner; “Leyla’yı beğenmemek durağı”nda buluşmak değil Mecnun’la…
Hedef; Mecnun olabilmek, sevda yolunda!
Ne mutlu hünerli olabilenlere. Ne mutlu hedefe ulaşabilenlere. Mevlam canı gönülden pişman olabilenlerden etsin. Efendim yine kalemi konuşturmuşsunuz…
Sevdanın yollarında yürüyüp yürüyüp en başa dönmekten korusun RABBİM…
Her kelimesiyle insanın hücrelerine işliyorsunuz…
Efendim, hangi açıdan bakarsak bakalım çok şeyler anlatan bu yazı insanın içini çoşturuyor.
Ama söyleyecek söz bırakmıyor insana.
Kaleminize ve yüreginize sağlık efendim.
MELİKE
Yukarıdaki yazıyı sabahtan itibaren üçüncü defa açtım. Yazayım bir yorum ama ne yazılabilir ki böyle bir yazıya? Düşüncesi ile…
Belli ki birilerine gitmiş, belli ki yazarımız yine hem o birilerine hem de üstüne kim alınırsa düşüncesi ile yazmış yazısını 🙂
Ne diyelim vardır bir hikmeti, alalım gereken dersi ve yukarıdaki çeşitli benzetmelere benzemeyelim inşallah…
Saygı ve sevgim ile…
SULTAN GÜL
Muammer abi yazınızı okuyunca hükümdara hediye götüren karıncanın söyledikleri geldi ne hikmetse önemli olan listeye girmek değil mi?..
Önemli olan bir rıhtıma, bir leylaya bir”TARAF”a bağlı olmak değil mi?..
Abi beni de yaz Muammer abi listeye…
Hediyem de saygım, sevgim ve hürmetim olsun…
Hürmet ile…
AYHAN ÖZBEK