Türkiye’nin maymunu (!) yahut kırılma noktası [20 Mayıs 2000 Cumartesi]

Türkiye’nin maymunu (!) yahut kırılma noktası

‘100’üncü maymun’ Japon adalarında çalışan bilim adamlarının gözlemleri sonucunda ortaya çıkmış gerçek bir hikayedir…
…..
(Yıllardan beri bizim ekmeğimiz ve suyumuz olan pek çok hikaye gibi (özellikle son bir yıl içinde) bu da internet ortamında isimsiz ve sahipsiz dolaşanlar arasına katıldı mı bilmiyorum!..
Ama ben, geçen Pazar günü The Marmara’daki seminerde Süha Evrim dostumdan tekrar dinlediğimde, bunu size aktarmaya karar vermiştim artık…)
…..
Evet, uzun zaman izleniyor Japon adalarında yaşayan maymunlar, pek çok konu üzerinde çalışmakta olan bilim adamları tarafından…
Bir sürü soru cevap buluyor belki… Ama bunun yanında öyle enteresan bir gerçek çıkıyor ki ortaya, defalarca dinlediğim ve defalarca da birilerine (örnek olsun diye) anlattığım halde, hâlâ aklım almıyor!..

Bu bölgede mevcut olan pek çok adada yaşamakta olan maymunların tamamı, bulup çıkardıkları yerelmalarını, taşıyla toprağıyla çatır çutur yiyorlar…
İyi… Yesinler… Hiç kimsenin maymunların bulup yediği yerelmalarında gözü mözü yok elbette!..
Ama günün birinde enteresan bir şey oluyor. Bir iki tane genç maymun (belki kendi ellerindekileri suya düşürerek, veya belki başka bir şekilde) yerelmalarının, yemeden önce yıkandıkları takdirde daha lezzetli olduğunu öğreniyorlar. Ve bu ilginç ama alışılmamış fikri diğerleriyle paylaşmaya çalışıyorlar.
Gözlemler daha bir merak kazanıyor şimdi…
…..
O bir iki maymun kendi yerelmalarını sürekli olarak nehirde yıkayıp yedikleri gibi, sürekli olarak birilerine bunu göstermeye, öğretmeye çalışıyorlar… Ama hiçbiri avucunun içinde duran yiyeceğini bir an evvel dişlemek yerine nehre kadar götürme fikriyle yeterince ilgilenmiyor bile…

Bu bir iki maymun yılmıyor. Israrla diğerlerine öğretmeye çalışıyorlar ve kendileri de yaparak örnek oluyorlar…
(Bilim adamlarının raporlarında vardır da, ben ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum…)
Ama bir gün…
O adadaki maymunların “yeteri kadarı” bu yeni fikirle karşılaştığında…
Bu fikirle karşılaşanlardan “yeteri kadarı” teklif ve tavsiye edileni uygulamaya başladığında…
…Şimdi dikkat edin, AYNI GÜN; hem bahsi geçen adadaki maymunların tamamı… Hem de bölgede bilinen bütün adalardaki maymunların tamamı YERELMALARINI YEMEDEN EVVEL YIKAMAYA BAŞLIYORLAR…

İşte, hep birlikte gördük;
TÜRKİYE’NİN MAYMUNU TERİM’Dİ!..
Yıllarca, yıllarca uğraştı bunun için.
Ve sonunda buldu “yüzüncü maymun”u, o inancı yakaladı ve hedefine ulaştı.
Demiri mıknatıslamak
Demir nasıl mıknatıslanıyor biliyor musunuz?..
Demirin sadece bir kısmı mıknatıslandırıldığında, kalan büyük bölümü istenen hale geliveriyor!..

İşte buralarda bir yerlerde, belli belirsiz bir çizgi-bir nokta var… Nerede olduğu bilinmeyen.
Var!.. Ona ulaşabilirsen iş bitecek…
Ama ne zaman bilmiyorsun, nerede bilmiyorsun… O zaman tek şey kalıyor yapman gereken; devam etmek.

Bu; mücadele ettiğin güçlüğün direnme noktası…
Bu; aşmaya çalıştığın dağdaki yolun tepe noktası…
Bu; zorladığın tahtanın çatırdama noktası…
Öyleyse, DEVAM…

———————————————————

Düşmanlarınızı sevin, çünkü kusurlarınızı yalnız onlar açıkça söyleyebilir.
Benjamin Franklin

Evlilikte başarı yalnız aranan kişiyi bulmakta değil aynı zamanda aranan kişi olmaktır.
Foster Wood

Silgi kullanmadan resim çizme sanatına hayat denilmektedir.
John Christian

Memleket isterim
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı Tarancı

Stop
Muammer Erkul
20 Mayıs 2000 Cumartesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir