Ulu çınar [02 Ağustos 2007 Perşembe]

En büyük hayallerimden biri daha gerçekleşiyor:
Osmanlı Padişahlarından her birinin hayatı birer roman olarak yazılıp, kitap halinde basılıyor…

Ben, sanki Osmanlıya hayran olarak doğmuşum… Bir taş görsem, düşünürdüm; eski bir bahçe duvarı görsem, tarihi kıymetini hissetmeye çalışarak bakardım… Mezar taşları bile çekerdi beni, hem de küçük bir çocukken ve büyük bir saygı duyardım onlara…
Hele ki Osmanlı sultanları…
Hele ki Osman Gazi…
Çünkü ben de sizler gibi; çok şehitler vermiş, kendi soyundan nice canlar toprağa düşmüş sülalelerden geliyordum…

Her şeyi yapmak istiyor insan, da ömür hangisine yetecek; hele böyle tembelliklerimiz varken…
Her şeyi yazmak istiyor insan, da yüzlerce yıldır kafalara çakılmış yalanlar arasından, doğrular nasıl ayıklanacak?..
Kim yazacak ve yazsan kim basacak?..
Naşşuramda bir ateş, ki bu; ancak ölürsem sönecek!

Tam da buraya hangi cümle, acaba hangi müjde yakışır?..
“Ulu çınarın kökleri” serisinin ilk romanı olan “Osman Gazi” isimli kitabı tutuyorum şu an elimde!.. Kemal Arkun imzası ve Akademisyen Yayınevi damgası var bu kitabın üzerinde…
Sevinin hadi siz de…

Abdüllatif Uyan ağabeyimiz tarafından derlenip hazırlanan ve 36 küçük boy kitapçık halinde basılan “Şehriyaran” isimli seri çıktığı zaman da çok sevinmiştim. Yıllardır kurduğum bir hayal gerçekleşti, demiştim, hatırlayın…
Yıllardır kurduğum bir hayali daha görüyorum şu anda, işte elimde, dokunuyorum ona!..
Osman Gazi dedemizin romanı ki bu; inşallah devamı da gelecek… İlk beşinin yazılması bitti. Başlamış iş bitmiş demektir. Yola çıkmak yolun yarısıdır… Toplam 36 kitap olacak bu seri de…

“Yaşamaktan maksat iyi işler yapmaktır” diyen Kemal Arkun ağabeyimizin eseri bu kitaplar. Hayal edin ne büyük araştırmaların, ne büyük emeklerin ve sabahlara karışan gecelerin ürünüdür…
Biz, kendimizden geçmiş halde yatarken ve dolaşırken rüyalar âleminde; birileri eserler koyuyor ortaya… Eser ortaya koyamıyorsak; bari esere sahip çıkalım… Bari yazamıyorsak, yazılmış olanları alalım: Çocuklarımız elden gidiyooor, önlerine ne koyacağımızı bilemeden, bulamadan…
Düşmanlarımızın, ve zarar vermek hususunda çoğu zaman düşmanları bile aratan kendi içimizdeki yalancıların, asırlardır ve ısrarla süren iftiraları yüzünden; bu milletin evlatları, kendi atalarına sövme ve hatta onları inkar etme noktasına getirildi! Doğru eserler nerde?.. Osmanlı hükümdarlarının; Müslüman olmaktan, İslam toprağını ve bu toprağın üzerindeki hak dini korumaktan, ve pek çoğunun âlim olmaktan başka bir “suçu” mu vardı?.. Avrupa ve dünyaya adalet dağıtan bu yüce insanlara reva görülen adaletsizlik niye?..

Bu konudaki son yazım olmaz bu… İnşallah tekrar bahsederim. Fakat uyanmak lazım: Biz, çocuklarımızın önüne koymadığımız zaman bu eserleri; yalancılar başka kitaplar koyacak, ama içinde zehir olan kitapları…
Tabaktaki zehir kırk günde çıkıyor insandan; ama kitaptaki zehir, kırk yılda bile temizlenmiyor!
Yer bitti, söyleyeceklerim bitmedi… Akademisyen Yayınevi’ni arayıp bu seriye nasıl abone olunur, indirimden nasıl yararlanılır, diye bilgi alın… Tel: 0212. 483 38 64 Faks: 0212. 483 38 92.
www.akademisyengrup.com
Fakat unutmayın ki, bu serinin 001 numaralı abone sırası benimdir!..

Stop
Muammer Erkul
02 Ağustos 2007 Perşembe

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir