Balık yakalamaktan hoşlanan adam ile, yanına aldığı küçük oğlunun; çıktıkları kısa tatilin hikâyesini anlatmamı ister misiniz?..
Dinleyin bakalım:
Baba ve oğlu oltalarını göle atıp bırakmışlar. Bir iki saat sonra, kaldıkları otelden tekrar kıyıya yürüdüklerinde; dört beş tane balığın yakalanmış olduğunu görmüşler…
“Baba, demiş çocuk heyecan içinde. Ben, bu balıkların oltaya takılacağını biliyordum…”
“Öyle mii, demiş adam. Peki nerden biliyordun?..”
“Çünkü dua etmiştim…”
Oltayı tekrar hazırlamışlar ve yemek saati geçmeden otele dönmüşler. Karınlarını doyurup kıyıya inmişler; ve oltaya yine dört beş tane balığın geldiğini görmüşler… Küçük çocuk gene heyecan içinde ve ellerini çırparak;
“Bu balıkların da oltaya takılacağını biliyordum” demiş.
“Bu defa nerden biliyordun” diye sormuş babası.
“Dua etmiştim” demiş çocuk…
Oltayı tekrar göle atmışlar ve otele dönmüşler. Fakat yatmadan önce göle indiklerinde görmüşler ki; balık malık yok!..
Başını iki yana sallayan çocuk;
“Biliyordum, demiş… Ben biliyordum bu defa hiç balık yakalanmayacağını…”
“Nerden biliyordun?”
“Çünkü dua etmedim.”
“Peki niye etmedin?..”
“Çünkü, oltaya yem takmadığını hatırladım!..”
Hikâye bitti. Bence biraz sonra tekrar okuyun… Öğrencisinden sanayicisine, dedesinden torununa kadar pek çok kişi için alınacak önemli bir ders var çünkü içinde… Dinlediğim zaman sizin aklınızdan geçenlere benzer düşünceler geçti benim de zihnimden. Toparlayıp yeniden anlattım. Çünkü ben, sen ve hepimiz; çok sulara pek çok oltalar atmış durumdayız… Dualar da ediyoruz çoğu zaman; ama yemleri takmayı bazen unutuyoruz!.. Yeteri kadar sebeplere yapışmıyoruz yani…
…..
Küçük çocuğun hikâyesinden, hep beraber bunu hatırlayalım istedim…
Stop
Muammer Erkul
19 Ekim 2008 Pazar
Öncelikle tebrik ediyor ve başarılarınızın devamını diliyorum. Bu tür hikâyeler, Sadaka Taşları, Askıda Ekmek, Diş Kirası, Bayraklı Sigara, Çeyiz Sandıklarındaki Albayrak… vb. gibi gelenekleri daha çok kişiye ulaştırmak için gazete ve internet uygun bir ortam.
Yazılarınızın devamını diliyor, Saygılar sunuyorum.
ABDULLAH ÇAĞRI ELGÜN