Sınav günü yaklaşırken [22 Mayıs 1999 Cumartesi]

 

Sınava girecek olan sayın arkadaşlarım, naaber?..
Nasılsınız, mutlu musunuz?

Şimdi bazıları; “ssüperr” diye çığlık atıyor, bazıları ise, “nasıl iyi olabilirim ki, mutluluğum elimden çalınmışken” sızlanmasında…
Ben sizin nasıl olduğunuzu biliyorum ama… Evet, herkes şu anda “olmayı tercih ettiği halde” değil mi?..

Birileri diyor ki şimdi; “Bizimle dalga geçiyor…”
Evet, dalga geçiyorum!
Birileri diyor ki; “Kızdırmaya çalışıyor, tahrik ediyor…”
Elbette kızdırmaya, tabii ki tahrik etmeye çalışıyorum!
Birileri; kendisi sınava girecek olsaydı böyle konuşmazdı” derken, bazıları da;
“Görmek istemediğimiz gerçekleri burnumuza dayıyor, gözümüze sokmaya çalışıyor..” diyor.
Ooo, uyanmış bazıları… Günaydın!

Harala gürele… “Yavrııım… Netçeniz şimdi? Mahvoldunuz hepiniz!..
Guzuuum… Bu yerebatasıları asmalı, kıtır kıtır kesmeli.
Sınav üç gün üç gece sürmeli!
Sınav soruları kolaylarından hazırlanmalı!..
Herkes kendi sorularını kendisi seçmeli!..

Ne yapıyor şimdi bunları diyenler?
Hey! Sınava girecek olanlar… Size soruyorum. Ne yapıyor şimdi size bilmediğiniz, çocuğunuzun aklınıza bile gelmeyecek olan bütün olumsuz tabloları göstermiş olanlar;
Eşekten düşmüş karpuza dönmenizden sonra?..

Ah yavrum… Rekor için piste çıkacaksın ama, antrenman yaparken terledin, koşarken üşütürsün sonra!..

Kızım, oğlum, ablam, abim, arkadaşım…
Bütün sınava girecek olan kardeşlerim…
Allah rızası için toplayın aklınızı başınıza ve tıkayın kulaklarınızı, dinlemeyin ve duymayın şu dangıldamaları!..
Önünüzde zaman var, çalışın, tekrar yapın.
Sınavın ilk sorusu; soruların çalınmasıydı”, ikinci sorusu da “ağzına geleni” konuşanlar…
İlk iki soruyu aşanlar diğer bütün soruları da aşacak, unutmayın.
Bir ay sonra bazıları; “Ben her şartta diğer yarışçıların önünde olmayı başarabilirim” derken, bazıları hâlâ arabesk nakaratları söyleyecek:
“Sorular çalınmasaydı, ben de kazanacaktım!..”
Ey mantık… Neredesin?
Sınavlar; problemler çözülerek verilir…
Problemler; büyükleri küçüklerden, erkekleri çocuklardan ayırır!
Hatırlayan var elbette değil mi, daha önce de söylemiştim; “soruların çalınmasının, sınavın ilk sorusu” olduğunu…
O zaman pek çok kişi benim sesimi duymak istemiyordu… Çünkü “şefkat” dolu kucaklarda, pişpişlenmek çoğunun hoşuna gidiyordu.
Aynalarla toslaştı sonunda bazıları ve akılları başlarına geldi. Aynaların “ayıp el-kol hareketleri yapabildiğini de” öğrendi!
Bazılarıysa hâlâ bir sinek gibi aynada gördüğü mekana geçebileceğini sanmakta!…

Şu dilime baksanıza bir, böeee!.. Tüyü müyü geçti artık; önüme çıkana aynı şeyleri söylemekten dilim “post”a döndü!
Aklınızı başınıza toplayın. Kendinize acımıyorsanız, bana acıyın…
Bu sınav sizin sınavınız!

Koca koca amcalar oturmuşlar, milyonlarca insanın önünde televizyon programı yapmakta. Konu ne?.. Konu; sınavın ertelenmesi sınava girecek olanların dengesini nasıl bozar, nasıl çöküntü meydana getirir, bu insanların mahvoluş sebepleri nelerdir?..
Ohh… İhya olduk! Bütün bilmediklerimizi öğrendik!..
Rahatlamıştır şimdi ahkam kesiciler. Kına yakıp dolaşıyorlardır orta yerde… kendilerine konuşma hakkı tanıdı ya bazı televizyoncular…

Koca koca amcalar ve koca koca teyzeler ellerinde kalem, köşelerinde yazdılar.


Stop
Muammer Erkul
22 Mayıs 1999 Cumartesi

 

1 Yorum

  1. O günü ve tarihi çok iyi hatırlıyorum.
    Nehrihan, Hülya, Sevil ve Kıymet’le Samsun’da önceden ayarladığımız otele yerleşmiş, sınava girilecek okulların yerlerini tek tek tespit etmiş, sakin bir gece geçirmek istesek te, diğer öğrenci arkadaşların gürültü yapmalarından dolayı rahatsız olmuş kızların morallerini yüksek tutmaya çalışmıştım.
    Sabah kalkıp lobiye indiğimizde öğrendik.
    İnanamamıştık uzun bir süre…
    Şaka gibiydi zaten.
    Şu an gülsem de, o an gerçekten herkes çok kötüydü…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir